Tunca Nehri'nin kurumasıyla birlikte suyun altında gizli kalan plastik, metal ve diğer katı atıklar gün yüzüne çıktı, bu durum hem nehrin doğal yapısına zarar verdi hem de bölgedeki çevre kirliliğini gözler önüne serdi. Nehrin kuraklaşan bölümleri adeta bir bataklığa dönüşerek, ekosistem üzerindeki olumsuz etkisini daha da artırdı. Nehir çevresinde yaşayan insanlar ve buradaki yaban hayatı da bu durumdan olumsuz etkilenmeye başladı.
Tunca Nehri’nde yaşanan bu çevre felaketine karşı harekete geçen DSİ (Devlet Su İşleri) ekipleri, nehir yatağında kapsamlı bir temizlik çalışması başlattı. Ekipler, nehrin kuruyan kısımlarında biriken çöpleri temizlemeye odaklanarak hem çevreyi koruma hem de nehir ekosistemini iyileştirme çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bu tür çalışmaların kalıcı bir çözüm sunabilmesi için bölgede su yönetiminin dikkatli bir şekilde yapılması ve nehrin eski sağlıklı akış seviyelerine kavuşturulması büyük önem taşıyor.
Tunca Nehri’nin kuruması, sadece yerel bir sorun değil, aynı zamanda daha geniş bir kuraklık ve su yönetimi krizinin işareti olarak da görülüyor. İklim değişikliği ve bölgedeki su kaynaklarının tükenmesi, nehirlerin ve su ekosistemlerinin daha kırılgan hale gelmesine yol açıyor. Bu nedenle, sürdürülebilir su politikaları ve çevre bilincinin artırılması bu tür krizlerin önüne geçmek adına büyük önem arz ediyor.
Bülent Sarıçiçek
