Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, Edirne’ye yeni bir hapishane yapılması için yatırım yapılacağının duyumunu aldığını söyledi. Hapishane ihtiyacının artmasındaki sebebin sitemdeki bozukluk olduğunu iddia eden İriş, “Bu kadar hapishaneye ihtiyaç duyuluyorsa, ülkemizde çok problem var demektir. Ya da bu sistem suçlu üretiyor, demektir. Tarladan suç yetişmiyor, gökten suç da yağmıyor. Bu toplumda suç üretiliyor. Demek ki sistem bozuk. Sitem adil, insani ve sağlıklı değil.” dedi.
“EN VERİMLİ ARAZİLERİMİZ HAPİSHANELERLE DOLU”
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, Edirne’ye yeni bir hapishane yatırımı olacağını söyleyerek, “Geçen gün çok acı bir şey duydum; Edirne’ye büyük bir yatırım yapılıyormuş. Önce hoşuma gitti bu yatırım ama sonra öğrendim ki hapishane yapılacakmış. Cezaevi ilavesi oluyormuş. Geçmişte Rahmetli Erbakan Hocamızın bir açıklaması vardı bu tarz iktidarlar için. ‘Bunlar Doğu’ya hapishane, Batı’ya plaj ve kumarhane yapar’ derdi. Şimdi her tarafa hapishane yapılıyor. Trakya hapishane bölgesi oluyor. Tekirdağ’da öbek öbek hapishaneler bulunuyor. Şu anda en verimli arazilerimiz hapishanelerle dolu. Alfabede harf kalmadı; A Tipi, B Tipi, C Tipi diye devam ediyor. Bu dehşet verici bir şey. Bu kadar hapishaneye ihtiyaç duyuluyorsa, ülkemizde çok problem var demektir. Ya da bu sistem suçlu üretiyor, demektir. Tarladan suç yetişmiyor, gökten suç da yağmıyor. Bu toplumda suç üretiliyor. Demek ki sistem bozuk. Sitem adil, insani ve sağlıklı değil. Böyle olunca da toplumda birçok konuda suça yönelme gibi haller yaşıyoruz. Kabul edilebilir bir durum değil. Herhalde Edirne’nin 2 misli büyüklüğündeki bir nüfus şu anda hapishanelerde yatıyor.” dedi.
“ASGARİ ÜCRETLE AÇLIK SINIRI ARASINDA FARK KALMADI”
İriş vatandaşların yüzde 99’unun aldığı maaşla geçinemediğini dile getirerek, “Elinizde medya ve halkı etkileyecek çeşitli araçlarla, mevcut yönetimi ve uygulamaları güzelmiş gibi gösterebilirsiniz. Bir algı yönetimi yapabilirsiniz ama bu suni bir şey olur. Bir süre devam eder bu, sonra dökülür. Her şeyin bir hesabı vardır. Hesapsız gemi yürümez. Bugün insanlarımızın yüzde 99’u kazandıklarıyla geçinemiyor. Asgari ücretle açlık sınırı arasında fark kalmadı. Demek ki bir denge yok. İnsanlarımızın aldığıyla, verdiği arasında bir uçurum var. İnsanlar, şirketler açık veriyor. Birçok şirket gırtlağa kadar borçlu; bankaların alacaklarından da belli bu durum. Torba yasayla kredilerin büyük bir bölümü yapılandırılmaya gidiyor. Diğer taraftan devlet olarak her yıl milyarlarca dolar faiz ödüyoruz. Neden faiz ödenir? Borç alındığı için faiz ödenir. Borç neden alınır? Kendi kendine yetmiyorsun demektir. Kendi kendine yetmemek ne demek? Üretmiyorsun demektir. Üretmiyorsun ne demek? Milletin derdiyle dertlenmiyorsun demektir. Sadece belli kesimlerin menfaatini düşünüyorsun demektir. O zaman doğru bir yönetim uygulayamıyorsunuz. Bu kadar basit. Bu yüzden ithalatımız, ihracatımızdan fazla. Döviz açığını da kapatamıyoruz. Böylece cari açık oluşuyor. Devletin geliriyle, gideri birbirini karşılamıyor. Her sene bütçede açık veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kerem Filiz