Milliyetçi Hareket Partisi Edirne İl Başkanı Zakir Tercan, Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Türkiye’nin tek yürek olarak bölgeye yardım göndermek için seferber olduğunu hatırlatarak, depremin ardından depremzedelerin muhtaçlığını fırsat örenler olduğunu dile getirdi.
Tercan, yaptığı yazılı açıklamada, yaşadığımız deprem felaketinden sonra Türk milletinin çok güzel bir sınav verdiğini dile getirerek, “Erdem ve fazilet ölçüsünde dayanışma ve yardımlaşma özelliğini depremzedeler için seferber etti. Depremin üzerinden iki hafta geçti hâlâ deprem bölgesine yardımlar devam ediyor.
Sadece Türkiye sınırları içinde değil, Türk dünyasındaki soydaşlarımız, yurt dışında yaşayan Türkler depremin acılarını dindirmek, yaralarını sarmak için harıl harıl yardımları organize edip Türkiye’ye gönderiyor. Türk milletinin genetik özelliği zaten bu dayanışma ve yardımlaşmayı doğal kılmaktadır. Üç kıtada asırlardır mazlumun koruyucusu olmuş bir milletin evladı olmak zaten bu erdem ve fazilet ışığında davranmayı gerektiriyor” dedi.
Tercan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Türk milletinin genetik özelliği bunlarken, geneli bu hasletleri korurken bazen içimizdeki çürük karakterlere de rastlıyoruz. Bunlar deprem felaketinden sonra yine kendilerini göstermişlerdir. İnsanlar enkaz altında canının derdiyle uğraşırken, deprem bölgelerinde yağma ve hırsızlık olaylarına karışanlar. Depremi fırsat bilip otobüs bilet fiyatlarına, ekmeğe, suya, çaya, çorbaya, yemeğe, nakliyata, ev kiralarına zam yapanlar.
Bunlar insan olabilir mi? İnsan olmanın şartı fiziken insan olmak değildir. İnsan görünenler, insanlığı bilirse kıymetlidir. Vicdanı, merhameti olmayan insan olabilir mi?
350 TL’lik otobüs bileti fiyatını 650’ye çıkaran insan olabilir mi?. 5-10 TL’lik bisküviyi 40 TL’ye çıkaran insan olabilir mi? 6 bin TL’lik nakliye ücretini 20-50 bin arasında fiyata getiren insan olabilir mi? 5 TL’lik ekmeği 15 TL yapan insan olabilir mi? 5 bin TL olan ev kirasını 10 bin TL yapan insan olabilir mi? 60-70 TL olan çorbayı 80-240 TL arasındaki fiyata satan insan olabilir mi?
Türk milletinin büyük bir dayanışma içinde bulunduğu böylesi bir dönemde, depremi fırsat bilip depremzedelerin ihtiyaçlarına zam yapanlar elbette insan olamaz. Ölümün, yaralının ve acının olduğu yerde tek derdi para kazanmak olanlar inanın insan değil, olsa olsa ruhunu şeytana satanlardır.
Çok para kazanmak uğruna demirden, çimentodan çalan müteahhitlerin insanların hayatını, canını aldığı yetmiyor gibi geride kalanlara da bu ruhunu şeytana satanlar zam yaparak zulüm ediyor. Depremzedelerin muhtaçlığını ve mecburiyetini fırsat görmek, bu yolla zenginleşmeye çalışmak gerçekten çok iğrenç bir haldir. Bu ruhunu şeytana satanlara devlet en ağır cezaları vermelidir. Çünkü bu vicdansız, merhametsiz adamların bu toplum üzerinden para kazanmasına fırsat vermek onlara ödül olmaktadır. Onların bu açgözlülüğü kendilerine ödül olarak dönmemelidir. Devlet, insanlık dışına çıkanların kulağını çeken bir organizasyon ise, gereğini yapmalı. Türk milletinin dayanışma ve yardımlaşma erdemini, faziletini lekeleyenler bu toplumda barınmamalıdır.
Türk milletine yakışan davranış içinde olanlar her zorluğu aşmamızın temel gücü olacaktır. Fırsatçılar para için her değerini satacak olanlardan oluştuğu için, onların varlığı ülke için yükten başka bir şey değildir. İnsan olmanın şartı fiziken insan olmak değildir. İnsan görünenler, insanlığı bilirse kıymetlidir. Vicdanı, merhameti olmayan insan olabilir mi? Varlığı bir şey kazandırmayanın, yokluğu bir şey kaybettirmez. Kork Allah'dan korkmayandan. Ölümlerin en şereflisi, şehitlerin ölümüdür. Amellerin en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Başkalarını üzerek ilerlemeyi düşünmek, çok kötü bir seçenektir. Hayat kimsenin ağlayarak kaybettiğini bir başkasına gülerek kazandırmıyor. Hayat, er ya da geç insanın başkasına yaşattığı şeyleri kendisine de yaşatıyor.”
Yavuz Göktaş