“LOZAN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAPU SENEDİDİR”

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şubesi Lozan Antlaşması’nın 100. Yılı nedeniyle Lozan anıtı önünde basında bulundu. Basın açıklamasını okuyan ADD Edirne Şube Başkanı Celil Özcan, “Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir, Türk Ulusu’nun kanıyla imzalanmıştır” dedi.

“LOZAN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAPU SENEDİDİR”

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şubesi Lozan Antlaşması’nın 100. Yılı nedeniyle Lozan anıtı önünde basında bulundu. Basın açıklamasını okuyan ADD Edirne Şube Başkanı Celil Özcan, “Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir, Türk Ulusu’nun kanıyla imzalanmıştır” dedi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
25 Temmuz 2023 Salı 06:00
“LOZAN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAPU SENEDİDİR”

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şubesi Lozan Antlaşması’nın 100. Yılı nedeniyle Lozan anıtı önünde bası yaptı.

ADD Edine Şubesi Başkanı Celil Özcan, Lozan anıtı önünde yaptığı basın açıklamasında Lozan’ın geçici değil, ebedi olduğunu vurguladı. Bu yıl Cumhuriyetin olduğu gibi tapu senedi Lozan Antlaşması’nın da 100. yaşını kutladığımızı hatırlatan Özcan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Lozan Antlaşması; vatanımızın bağımsızlığını, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü dünyaya kabul ettirmesi yanında, 1699 Karlofça’dan 223 yıl sonra bir görüşme masasından başı dik kalktığımız ilk antlaşmadır.

Lozan Antlaşması; 1. Dünya Savaşı galipleri İtilaf Devletleri’nin yenilen devletlere dikte ettikleri antlaşmalardan uygulanma şansı bulamayan tek örneği Sevr’i tarihin çöp sepetine atan antlaşmadır.

Lozan Antlaşması, hükmünü 100 yıldır sürdüren (sonsuza dek de sürdürecek olan) nadir uluslararası antlaşmalardan biridir. Lozan Antlaşması; Anadolu insanını 400 yıl boyunca ekonomik boyunduruk altında inim inim inleten kapitülasyonları ortadan kaldırıp, tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceğini mazlum milletlere göstererek tarihin akışını değiştiren en önemli bir belgedir. Lozan Antlaşması; Türk Ulusu’nun Milli Mücadele’yi gerçekte kimlere karşı verdiğini, kimleri yendiğini ve kimlerin işgalci emperyalistler tarafından piyon olarak savaşa sürüldüğünü belgeleyen antlaşmadır aynı zamanda. “Siz Yunanistan’ı yendiniz İngiltere’yi değil” diyen Lord Curzon’a üzerindeki savaş meydanlarının teri ve kanı henüz kurumamış çiçeği burnunda diplomat İsmet Paşa’nın verdiği yanıt da bunun kanıtıdır: “Hayır ekselans! Yalnız Yunanistan’ı yenmedik. Güneyde müttefikiniz Fransızları yendik. Onlar’ın silahlandırdığı Ermenileri yendik. Müttefikiniz İtalyanları Anadolu’dan uzaklaştırdık. Sizin silahlandırdığınız Doğu Ermenilerini ve Pontus çetelerini yendik. Sizin İstanbul hükümeti ile birlikte azdırdığınız isyancıları yendik. Silah ve para ile desteklediğiniz Kuvayı İnzibatiye’yi yendik. En son olarak da maşanız Yunan ordusunu yenip denize döktük. Mondros’u yendik. Sevr’i yendik. Üçlü Antlaşma’yı yendik. Bunların hepsinin arkasında siz vardınız; hepsinin ipleri, dümeni, düğmesi sizin elinizdeydi. Biz asıl sizi yendik.” demiştir.

Keza, 3 Ekim 1922’de Mudanya’da başlayan ateşkes görüşmelerini de İsmet Paşa İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri ile yapmıştı.

İtilaf Devletleri 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin hemen ardından Lozan’da toplanacak Barış Konferansına Ankara ve İstanbul hükümetlerini birlikte çağırdılar. Amaçları, hem galip Ankara’nın gücünü kırmak, hem de Türkiye’de iki ayrı hükümet tanıdıklarını kabul ettirmekti. Kemalistler bu tuzağa düşmediler. 1 Kasım 1922 günü TBMM’de aldıkları kararla saltanatı kaldırdılar. Tartışmaların kasten uzatıldığını, türlü bahanelerle kafa karışıklığı yaratılmaya çalışıldığını gören Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı tarihi konuşma gerçek devrimciliğin ne olduğunu göstermektedir:

“Efendiler; egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk ulusunun egemenliğine zorla el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu “artık yeter” diyerek, bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan ibarettir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”

Bu kararın ardından Türkiye’nin tek temsilcisi olarak Lozan’a giden İsmet Paşa başkanlığındaki Ankara heyeti hayranlık uyandırıcı bir diplomatik başarıya imza attı ve antlaşma 24 Temmuz 1923 günü imzalandı.

Emperyalistler 73 yıldır yaşanan her ekonomik bunalımda Lozan’da ceplerine attıkları bu maddeleri teslimiyetçi iktidarların önüne koydular. Yazık ki, istediklerinin çoğunu da aldılar.

Kim ne derse desin, Tarih hükmünü vermiştir: Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir, Türk Ulusu’nun kanıyla imzalanmıştır. Lozan Antlaşması, Sonsuza dek yaşayacak, değiştirmeye iç ve dış hiçbir bedhahın gücü yetmeyecektir. Lozan’ı tartışmaya açmak, Sevr’e, BOP’a ve benzeri emperyal planlara teslim olmaktır. Bugün Lozan Antlaşmasının 100. Yılı, bugün de gelecekte de yürürlükten kalkacak gizli maddeleri yoktur.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Lozan Antlaşması’nın 100. yılını gururla kutluyor, vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, tarihin en büyük devrimcisi Büyük Atatürk’ü, Lozan’ın bilge diplomatı İsmet İnönü’yü, Kuvayı Milliye kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizle gazilerimizi minnetle, saygıyla anıyoruz.”

Yavuz Göktaş

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.