“EMEKLİLERİN, GENÇLERİN SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLECEK”

Saadet Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Edirne’de hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Saadet Partisi’nin felaket tellallığı yapmadığını dile getiren Kaya, “Dün sayın Cumhurbaşkanı kabine toplantısı sonrasında emeklilerin sıkıntılarıyla alakalı tek bir cümle söylemedi. Bu insanların problemleri nasıl çözülecek? 7500 lira emekli aylığı alan bir insan nasıl bir ayı tamamlayacak? Açlık sınırının 12.500 lira olduğu bir ortamda, yoksulluk sınırının 35.000 lirayı geçtiği bir ortamda bizim insanlarımız geleceğe nasıl güvenle bakacak?” diye sordu.

“EMEKLİLERİN, GENÇLERİN SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLECEK”

Saadet Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Edirne’de hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Saadet Partisi’nin felaket tellallığı yapmadığını dile getiren Kaya, “Dün sayın Cumhurbaşkanı kabine toplantısı sonrasında emeklilerin sıkıntılarıyla alakalı tek bir cümle söylemedi. Bu insanların problemleri nasıl çözülecek? 7500 lira emekli aylığı alan bir insan nasıl bir ayı tamamlayacak? Açlık sınırının 12.500 lira olduğu bir ortamda, yoksulluk sınırının 35.000 lirayı geçtiği bir ortamda bizim insanlarımız geleceğe nasıl güvenle bakacak?” diye sordu.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
28 Eylül 2023 Perşembe 06:00
“EMEKLİLERİN, GENÇLERİN SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLECEK”

Saadet Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Edirne’den hükümete seslendi.

Mustafa Kaya, dün partisinin il başkanlığı binasında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Kaya 14 Mayıs - 28 Mayıs seçimleriyle beraber milletin bir karar verdiğini, mevcut iktidarla yola devam etme kararı aldığını hatırlatarak, “Hepimize düşen bu karara saygı duymaktı. Biz Saadet Partisi olarak milletin iradesinin en üst noktada, herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Kaya, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Ancak bir şeyi ifade etmem lazım bu noktada; Saadet Partisi'nin 14 Mayıs öncesinde dile getirdiği bütün endişeleri, kaygıları, ülkemizle ilgili ne kadar endişe duyduğumuz endişe varsa tamamı iktidar tarafından teyit edilmiş durumda. Önce vergi zamlarıyla beraber ekonominin ne denli çıkmazda olduğunu, bizzat uygulamalarla göstermiş oldular. Sonra Mehmet Şimşek beyi, daha önce Halk Bank'ı zarara uğratmak suçlamasıyla çeşitli toplantılarda dile getirilen ifadelerin yerini, Mehmet Şimşek beyin kurtarıcı olarak davet edilmesi aldı. Her türlü uyarıyı yapmış olmamız, her türlü başlığı dile getirmiş olmamıza rağmen, kurtarıcı olarak bakılan kur korumalı modele, 'şimdi nasıl olur da çıkarız' mantığıyla bakılıyor.

BİZLER FELAKET TELLALI DEĞİLİZ

Bizler felaket tellalı değiliz, sokakta yaşıyoruz, insanlarımızın sıkıntılarını biliyoruz. Dün sayın Cumhurbaşkanı kabine toplantısı sonrasında emeklilerin sıkıntılarıyla alakalı tek bir cümle söylemedi. Bu insanların problemleri nasıl çözülecek? 7500 lira emekli aylığı alan bir insan nasıl bir ayı tamamlayacak? Açlık sınırının 12.500 lira olduğu bir ortamda asgari ücretin 11.500 lira olduğu bir ortamda, yoksulluk sınırının 35.000 lirayı geçtiği bir ortamda bizim insanlarımız geleceğe nasıl güvenle bakacak?

ÇOCUKLARIN GELECEĞİ NASIL OLACAK?

Peki çocuklarımızın geleceği nasıl olacak? Üniversite okuyan çocukların geleceği ne olacak? Bu çocuklarımızın neden geleceğini bu ülkede bulmuyorlar? Hangi partiden olduğu farketmez, niçin bizim çocuklarımız üniversite bittikten sonra gözlerini yurtdışına çeviriyorlar. Gittiğim yerlerdeki en büyük sıkıntılardan birisi de bu. Şehir merkezleri bile diyorlar ki 'uzman doktorumuz yok'. Kastamonu diyor ki; 'Nükleer Tıp uzmanımız yok'. Sinop Devlet Hastanesi Samsun'a sevk eden sıradan bir ilçe hastanesine dönüştü diyorlar. Niçin bizim doktorlarımız, mühendislerimiz, mimarlarımız, neden bu ülkede kendi doğdukları yerlerde doymuyorlar. Temel ekonomik problem, temel sıkıntı budur.

Bugün hep beraber takip ediyoruz, şu gerçekle yüzleşmiş durumdayız; bizim ekonomimiz sallantıda, kendi ayakları üzerinde duramıyor, dışarıdan gelecek paraya bağımlı hale geldi.

MAALESEF, DOLAR BAZINDA EN YÜKSEK FAİZLE BORÇLANIYORUZ

Biz maalesef dolar bazında dünyanın en yüksek faizini ödeyerek borçlanıyoruz. Yüzde 8'le, 9'la borçlanmak durumunda kalıyoruz. Böyle bir ortamda, 27 olan dolar, 28 lira olduğunda bu ülkenin borcu 500 milyar lira artıyor. 500 milyar dolara yaklaşan dış borcun olduğu ortamda 2024 yılında 207 milyar dış borç ödeyeceğiz. Peki döviz var mı? Yok. Turizm gelirlerimiz yetiyor mu? Hayır. İhracat gelirlerimiz yetiyor mu? Hayır. İthalatımız ihracatımızın 100 milyar dolar önünde ve bu ortamda borçlanmaktan başka seçenek bulamıyoruz. Belki Edirne coğrafyası için bunu söylemek doğru olmaz ama Anadolu'da insanlarımız tarımdan çekiliyorlar. Fındıkçı memnun değil. Geçen gün Mardin'deydim, mısıra verilen fiyat 5.700'dü, 6.000 oldu. Enflasyonun kendi rakamlarıyla yüzde 50'yi aştığı bir ortamda mısır üreticisine verilen fiyat, 300 lira zam. Mardin'deki Zahireciler Derneği Başkanı bir istatistik koydu önüme, 100 dönüm mısır eken bir insanın hasat sonunda 130 bin lira zararı var. Bu insan niye eksin? Niçin bu kadar sıkıntıları yaşasın?

EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ DE SIĞINMACILAR

Saadet Partisi olarak bizim dile getirdiğimiz en önemli sıkıntılardan birisi de; bir taraftan sığınmacılar, bir taraftan uyuşturucu meselesi. Geçtiğimiz günlerde sayın İçişleri Bakanı bir açıklama yaptı, dedi ki; 'son 3 ay içerisinde 75 bin kaçak göçmen yakalandı'. Devletin resmi rakamları, '32 bini deport edildi, kalanlarının deport edilme süreci devam ediyor' dedi. 3 ay içerisinde 75 binden bahsediyoruz. Yani 75 binse, demek ki bunun çok üzerinde ve halen takip edilmesi gereken kaçak insanlar var bu ülkede. Biz nasıl sosyal barışımızı koruyacağız? Biz nasıl sokaklarımızda güvenle yürüyeceğiz? Kim olduğunu bilmediğimiz insanlarla, burada niçin bulunduklarını bilmediğimiz insanlarla aynı ortamı paylaşarak nasıl geleceğe güvenle bakacağız?

Sayın bakanın söylediği bir şey daha vardı ve bizim seçim öncesinde söylediğimizi teyit eden cinstendi. Dedi ki; 'Sınırlarımızdan 59 bin kaçak geçişi engelledik'. 3 ay içerisinde 59 bin kişi sınırlarımızdan geçmek için hareket geçmiş, gelmiş ve bizim güvenlik güçlerimiz bu 59 bin kişiyi durdurmuş. Ya 3 ay öncesinde ne oldu? Ekranlarda, sosyal medyada duyduğumuz TIR'ların kasalarından inen insanların şehirlerin içlerine kaçtığı görüntüler demek ki gerçekmiş. Demek ki sınırlarımız güvenli değilmiş. Demek ki problemlerimiz varmış.”

Yavuz Göktaş

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.