ADD, “TAM BAĞIMSIZLIK, EKONOMİK BAĞIMSIZLIKTIR.”

Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu, İzmir İktisat Kongresi’nin 100.Yılı nedeniyle yazılı bir mesaj yayınladı.

ADD, “TAM BAĞIMSIZLIK, EKONOMİK BAĞIMSIZLIKTIR.”

Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu, İzmir İktisat Kongresi’nin 100.Yılı nedeniyle yazılı bir mesaj yayınladı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
20 Şubat 2023 Pazartesi 06:00
ADD, “TAM BAĞIMSIZLIK, EKONOMİK BAĞIMSIZLIKTIR.”

ADD Edirne Şubesi Yönetim Kurulu, yayınladığı mesajda şunları kaydetti:

"Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ardından, daha Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan toplanan İzmir İktisat Kongresi ve alınan Misak-ı İktisadi kararları, tam bağımsızlık yolunda yapılacak büyük devrimin habercilerindendi.

17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında 1135 delege ile İzmir'de Banka-Han binasında toplanan İzmir İktisat Kongresi (I. İktisat Kongresi) yeni Türkiye'nin ekonomik sorunlarının tartışıldığı bir kongredir.

Kongrenin en önemli kararlarını şöyle sıralamak mümkündür:

1-Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.

2-El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.

3-Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.

4-Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.

5-Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.

6-Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.

7-Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.

8-Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.

9-İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.

10-Sendika hakkı tanınmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923-1929 dönemi ekonomi politikasına damgasını vuran İzmir İktisat Kongresi'nin oy birliği ile alınmış kararlarından biri de 1925'te ‘aşar’ın kaldırılmasıdır.

“Tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıktır.” anlayışıyla hareket eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, milli ekonomiyi, “Karma ve Planlı Ekonomi Modeli” üzerine inşa etmiştir. Atatürk dönemi bu ekonomi anlayışıyla uluslararası alanda da takdir edilen bir görünüm sergilemiştir. Osmanlı Devleti’nden miras kalan dış borçlar ödendiği halde; fabrikalar, demiryolları, askeri teknoloji ve iletişim alanlarında dünyayı hayran bırakan büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir.

Kurulan kooperatifler, tarım ve sanayinin desteklenmesi, esnafa krediler, madenciliğin gelişmesi, hızla çoğalan işçi sınıfı, denizciliğin gelişmesi, ihracatın artması ve 1929 Dünya Ekonomik Bunalımına rağmen kendi kendine yetebilen ülkeler sıralamasında hızla yükselmemiz bu büyük başarının göstergeleriydi.

Emperyalizmin büyük yenilgisi sonucu kurulan Atatürk Cumhuriyetinin; hayranlık uyandıran bu başarıları emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri aracılığıyla, Atatürk’ün bedenen aramızdan ayrılışı sonrasında yıkım süreciyle baltalanmıştır. Bu süreç ne yazık ki devam etmektedir.

Atatürk’ün gösterdiği yoldan uzaklaşılarak, Tam bağımsız milli ekonomi yerine, dışa bağımlı bir ekonomi yaratıldı. Darbelerle ortam daha da uygun hale getirildi. Devrim karşıtı iktidarlar eliyle Türkiye yeniden “oltadaki balık” haline getirildi.

Madenleri özelleştirilen, milli varlıkları, fabrikaları, limanları, bankaları, arazileri özelleştirilen, satılan; parasını terörle mücadeleye harcamak zorunda bırakılan, AB ile yapılan “Gümrük Birliği Anlaşması” yla açık pazar haline getirilen Türkiye, 21.yüzyıla adeta bir yarı sömürge olarak girdi.

6 Şubat depreminde akıl ve bilimin yol göstericiliğinden uzaklaşmanın bedelini canlarımızla çok ağır ödedik.

Günümüzdeki yokluk, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik ve bunun sosyal sonuçlarının, ölümlerin, intiharların temelinde bu yıkıcı, ihanet süreci vardır. Sorumlu açıkça ve tartışmasız bir şekilde liyakatı ortadan kaldıran, Atatürk’ün gösterdiği yoldan uzaklaşan siyasi iktidardır.

Halkımız ihaneti daha açık görmekte, Kemalist Devrimin kıymetini daha iyi anlamaktadır. İktidarın koltuğu bu nedenle sallanmaktadır.

Çözüm; akıl ve bilimi ışığında Atatürk’ün gösterdiği yolda hiç durmadan yürümektir. Kemalist Ekonomi Modelini çağın koşullarıyla, yeniden uygulamaktır.

Çözüm; Misak-ı iktisadi kararlarında bahsedildiği gibi imar etmektir, tahribatı önlemektir, memleketi yükseltmektir, “altın hazine” olarak adlandırılan ormanları korumak, madenleri kamulaştırmaktır, hırsızlık ve yalancılıktan kurtulmaktır.

Bilinmelidir ki, “Milli irade” demek, “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir” demektir.

“Efendiler!

Uzun gafletler ve derin umursamazlık ile geçen yüzyılların, iktisadi yapımızda açtığı ağır yaraları, onarmak ve çarelerini aramak, memleketi topyekûn imara; milleti refah ve saadete eriştirme yollarını bulmak için yapacağımız çalışmanın başarı ile sonuçlanmasını dilerim. Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Milli Egemenlik, İktisadi Egemenlik ile pekiştirilmelidir. Siyasî ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferle taçlandırılmazsa meydana gelen zaferler payidar olmaz.”

Ahmet Arif’in Anadolu şiirinde belirttiği gibi, Hep birlikte,

Yürüyeceğiz, üstüne üstüne

Fırsatçının, fesatçının,

Tüküreceğiz yüzüne hainin.

Önümüzde Atatürk,

 Ve ellerimizde bayraklarımızla

Ve dillerimizde marşlarımızla;

 Namuslu ve genç ellerimizle

Ve inançla yeniden kuracağız ulusal ekonomiyi

Ve rüsva etmeyeceğiz bunca yıllık emeği.

Çalışacağız, söz veriyoruz.

İzmir İktisat Kongresi’nin 100.Yılı Kutlu Olsun."

Haber Merkezi

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kahmu 2023-02-20 20:27:02

ran Aladağ.