Edirne İl Genel Meclisi Kasım ayı toplantıları devam ediyor. Sayıştay raporunun okunduğu mecliste gündem dışı söz alan CHP Grup Sözcüsü Erdal Akgün Sırbistan'dan et ithal edilmesi konusunda görüşlerini söyleyerek, iktidarın tarım politikalarını eleştirdi. Ardından söz alan AK Parti'li Meclis Üyesi Nedret Akbulut, bunun geçici bir süreç olduğunu çok yakın zamanda eski hale dönüleceğini ifade etti. Son olarak söz alan MHP Grup Sözcüsü Ahmet Durmaz ise, iktidarın tarım ve hayvancılık noktasında teşviklerinin olduğunu fakat yetersiz seviyede kaldığını ifade etti.
AKGÜN: “SİZDEN OLAN ERBAKAN'I ÖRNEK ALIN”
Edirne İl Genel Meclisi CHP Grup Sözcüsü Erdal Akgün, tarım ve hayvancılık konusunda mevcut sıkıntıları gündeme getirerek, “Sırbistan gibi bir ülkeden et ithalatı yapılması gerçekten başta üreten insanları çok zor duruma sokmuştur. Ramazan Bayramı'nı kutlarken buğday ithalatındaki gümrük vergileri neredeyse sıfıra düşürülüyor ve insanlar mağdur oluyor. Bugün et konusunda yine aynı olay yaşanıyor. Bizim hayvanımızı alıp mahmul haline getirenler sürekli zenginleşenler, et ithalatından hiçbir şekilde zarar görmüyor. Ben üretici olarak daha bu konunun ilk gündeme geldiği andan itibaren etkileniyorum, fakirleştiriliyorum. Neredeyse 6 yıldan beri süt fiyatları aynı. Bu devleti idare eden insanlar, taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini nasıl fark edemiyor? Bütün Avrupa'nın etini de buraya getirseniz, kendiniz üretmediğiniz sürece, bize ürettirmediğiniz sürece, bize engel olduğunuz sürece, bu ülkeyi fakirleştirirsiniz. Trakya'nın yarısı kadar olan Bulgaristan levası karşısında, Türk parası ayaklar altına alınır. 100 lira veriyoruz karşılığında 40 leva alıyoruz. Bu işler ithalatla falan çözülmez. Ben dünyanın en pahalı mazotunu kullanan bir çiftçi olarak artık utanç duyuyorum. Biraz da şu üreten insanların sesine kulak verin. Ey Tarım Bakanı, Ey Başbakan, Ey Cumhurbaşkanı neden bu süt fiyatları yerle bir? Bunlarla neden ilgilenmiyorsunuz da, milletin sattığı hayvanın fiyatını aşağı çekmek için devletin bütün imkanlarını kullanıyorsunuz. Biraz bize destek verin. Bu ülkeyi en kısa vadede ileri götürecek olan, ülkemize adım attıracak olan şey hayvancılıktır. Bir an önce iktidar, 3 hayvanla 5 hayvanla, 40-50 dönüm tarlayla hayvancılık mı olur, tarım mı olur, demekten vazgeçmelidir. Cumhuriyet kurulduğundan beri 40-50 dönüm tarlasıyla üretim yapanlara, 3-5 hayvanla evlatlarını okutup bu orduya en iyi subayı kazandıranlara, 3-5 hayvanının sabah sütünü sağarak bu ülkeye dünyanın en kaliteli doktorlarını kazandıranlara destek olunmalıdır. Bir an önce iktidar silkelenmeli ve kendine gelmelidir. Milli tarım politikalarında bir an önce geriye Pinbahis dönülmelidir. CHP'ye inanmadığınızı biliyoruz, Ecevit'in tarım politikalarını beğenmediğinizi biliyoruz, İnönü'yü sevmediğinizi biliyoruz, büyük bir çoğunluğunuzun Atatürk'e inanmadığını biliyoruz ama hiç olmazsa sizden olan Erbakan'ı örnek alın da bu ülkeye tarım ve hayvancılık politikaları uygulayın.” şeklinde konuştu.
AKBULUT: “BU GEÇİCİ BİR SÜREÇTİR”
Ardından söz alan Edirne İl Genel Meclisi AK Parti Meclis Üyesi Nedret Akbulut, et ithalatı sürecinin geçici bir süreç olduğunu piyasalar dengelendiğinde bu mağduriyetin giderileceğini söyleyerek, “Erdal arkadaşımız burada tarım politikasıyla alakalı kendi düşüncelerini ifade etti. Kısmen doğru olanlar vardır ama genel anlamda rakamları yanlış verdiği kanaatindeyim. Türkiye'de tarım politikası izlenirken, Tarım Bakanlığı'nın birçok konuda destek verdiğini en iyi bilenlerden biridir Erdal arkadaşımız. Hangi ürünlere ne kadar destek verildiği, dekar başı mazot masrafında ne kadar destek verildiğini gayet iyi biliyorlar. Hayvancılık noktasında da doğru olduğu ifadeleri var ancak genel anlamda ifadelerine katılmıyorum. Bu et ithalatı geçici bir süreçtir. Yakın bir zamanda piyasada denge oluşturulduğu zaman tekrar eski haline dönecektir, istenilen seviyeye çekilecektir. Burada mağduriyet çok kısa süreli de olsa vardır ama geçicidir. Alternatif tarım politikaları noktasında biz İl Genel Meclis Üyeleri olarak pek gayretli olmadığımız kanaatindeyim. 50 dönüm tarlası olan bir üreticinin, bunun içerisinde hem buğday, hem ayçiçeği, hem çeltik, hem hayvancılık yapması biraz zor. 50 dönüm tarlası olan bir üreticinin refah seviyesinin beklenilen noktaya gelmesi pek mümkün değil. Bunu alternatif tarımla, yani buğday ve ayçiçeğinin dışına çıkmak suretiyle özellikle meyvecilik konusunda bir duyarlılık göstererek çabalaması gerekir. Böyle olursa görülecektir ki daha fazla kazanca sahip olacaktır. Bu konuda daha fazla reklam yapmamız ya da çiftçilerimizi uyarmamız gerektiğini düşünüyorum. Kimler Atatürkçü, kimler İnönü'yü seviyor konularına pek girmek istemiyorum ama Atatürk bu millete mâl olmuş, ülkesini Kurtuluş Savaşı'nda bu duruma getiren büyük bir devlet adamıdır.” ifadelerini kullandı.
DURMAZ: “TEŞVİK VAR AMA YETERSİZ”
Son olarak söz alan Edirne İl Genel Meclisi MHP Grup Sözcüsü Ahmet Durmaz, devletin çiftçiye yönelik desteklerinin yetersiz olduğunu ifade ederek, “Zirai ekonominin temel bir kuralı vardır. Çeşitlilik riski azaltır, denir. 50 dekarı olan adam tabii ki hayvancılık da yapacak. Hayvancılık yapmadan zaten geçinemez. Yani kışlık da ekecek yazlık da ekecek, hayvancılık da yapacak. Birinden birisi en azından zararı azaltmaya yöneliktir. Dolayısıyla 50-60 dekar arazilerde üretim yapan çiftçilerimizin hele köyde oturuyorsa muhakkak hayvancılık yapması gerekmektedir. Biz okuldayken hocalarımız bize, 'Türkiye'nin et derdi, ot derdidir' derlerdi. Yani ot olacak ondan sonra et olacak. Bu konuda devletimizin bazı yatırımları, teşvikleri var fakat yetersiz. Bugün küçük çiftçilerimizde, 5 dekardan aşağı yonca sahasına devlet destek vermiyor. Neden vermiyor? 5 dekar yonca ekilmiş sahayı bulmak o kadar kolay mı? Özellikle de Anadolu'da, kurak yerlerde. 5 dekar büyük bir sahadır. Acilen bu sistemde sınırlama şartı kaldırılmalıdır. Çiftçi ne kadar yonca ekiyorsa o kadar desteklenmelidir. Bu 4-5 yıllık bir bitkidir. Her sene belli bir miktar ot parası karşılanmalıdır. Ayrıca problem bir de kaba yem, bunun pahalı olması. Kaba yem dediğimiz, ot. Bunlarda devletin destekleri yükseltmesi lazım. Hele hele hayvancılık yaparak kendi silajını kendi üretiyorsa desteğin daha da arttırılması lazım. Maalesef verilen desteklerimiz az. Bütün üretimlerimizde devletimiz en azından maliyetin yüzde 40'ını, yüzde 50'sini destek olarak verebilmeli ki, bu çiftçilerimiz eti daha ucuza üretebilsin, vatandaş da daha ucuza et yesin. Bugün köylerimiz de boşalıyor. Edirne'nin 250 tane köyü var. Bu 250 köyden 10'ar tane küçük çiftçiyi tekrar yerine dönmesini sağlasak 2 bin 500 çiftçi yapar. 10'ar tane hayvandan 25 bin hayvan yapar.” dedi.
Emre SEDEF
10 Kasım 2017 Cuma 09:51