Medya, İnsan Hakları, Demokrasi gibi birçok farklı konuda eğitimler veren Edirne Akademi; her geçen gün güçlenen kadrosuyla birbirinden değerli isimleri Edirneliler ile buluşturmaya devam ediyor. Edirne'de adeta ikinci bir üniversite olma özelliği gösteren Edirne Akademi'nin kadrosunda yer alan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Uluğ; Edirne Akademi'de bir kez daha Klasbahis Edirneliler ile bir araya gelerek “ Demokrasi” konusunda önemli bilgiler verdi.
Edirne Akademi'ye kayıt yaptıran katılımcılara yönelik düzenlenen “Demokrasi” konulu ders kapsamında ilk olarak Edirne Akademi Hocası İletişim Sosyoloğu Doç. Dr. Serdar Taşçı söz alarak demokrasiye ve temsili demokrasiye bugün neden ihtiyaç duyduğumuz konusunda bilgiler verdi. Batılı anlamda demokrasinin bize neler sağladığı konusuna da değinen Doç. Dr. Taşçı; “Batılı anlamda demokrasi; öncelikli olarak zorbalığı önlüyor, temel hakları sağlıyor, genel özgürlük ortamı yaratıyor, kendi kaderini tayin etme, ahlaki özerklik, insanı geliştirmeyi, temel kişisel çıkarların korunmasını ve politik eşitliği sağlıyor. Modern Demokrasi bunların dışında; barış ve refah ortamının oluşmasını sağlıyor” dedi.
Küreselleşmenin dünya kadar büyük bir şey olduğunu ifade eden Dr. Elif Uluğ; “Eski dünyada da günümüz dünyasında da coğrafya çok önemli bir şeydir. İnsan içinde bulunduğu dünyanın küre olduğunu 15.yy'dan sonra farketmeye başlar. Heredot M.Ö. 5.yy'da coğrafi tasvirler ortaya koyuyor. Büyük İskender bunlardan yararlanıyor. M.Ö. 4.yy'dan itibaren doğuya doğru fetihlere başlıyor. Bununla birlikte birkaç yıl sonra Avrupa'nın sınırları Avrupalılar tarafından bilinen dünya sınırlarının ilerisine doğru taşmaya başlayacak. Bu sınırlar daha sonraki dönemlerde kuzeye ve güneye doğru genişliyor. Ama aynı durum batıya doğru gerçekleşmiyor. Çünkü orada doğal bir sınır var. Yani okyanus. Avrupa Kıtası'nın bittiği yer Cebelitarık Boğazı ve Cebelitarık Boğazı'nın hemen arkasında Akdeniz bitiyor ve okyanus başlıyor. Okyanusun başladığı yer bilinen dünyanın bittiği yer” dedi.
“AVRUPALILAR BULUNDUKLARI COĞRAFYANIN DIŞINA ÇIKMA ÇABASI İÇERİSİNE GİRMİŞLERDİR”
Dünyanın karaları ve denizleriyle tek bir küre olduğunu anlatan Uluğ; “Dünyanın keşfedilmeye yüz tutan topraklarındaki zenginliklerin farkına varan Avrupalılar arasında küçük bir rekabet başlar. Afrika'nın Ümit Burnu'nu geçerek Hint Okyanusu'na ulaşan gemileri bu güzergahtaki bütün ülkeleri ve bu ülkelerdeki deniz ticaretini kontrol altına almaya çalışırlar. İspanyollar başka önemli deniz gücüdür. İspanyollar ve Avrupalılar arasındaki rekabet küre üzerindeki güç dengeleri ve kürenin paylaşımı konusunda belirleyici olacak” dedi.
Bugün küreselleşme kavramının içerdiği neredeyse tüm ögelerin 16.yy'ın başından itibaren ortaya çıkmaya başladığını ve Avrupalıların bilgiyi; siyasi ve ekonomik hakimiyetin temel ögesi haline getirdiğini belirten Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Uluğ; “16.yüzyılı bugün kullandığımız anlamıyla küreselleşmenin ilk yüzyılı olarak kabul edebiliriz. Avrupalılar tarafından yeni yerler keşfedilince; yeni pazarlar elde ediliyor ve ticaret ilişkileri yoğunlaşıyor. Ama işte burada eşitsizlikler de doğmaya başlayacak. Dünya; altın, gümüş, baharat, pamuk, ipek, porselen, çay, kahve yani Avrupa'da az bulunan ürünlerin ya da hiç bulunmayan ürünlerin dolaştığı büyük bir pazara dönüşmeye başlar” dedi.
Emre SEDEF
03 Şubat 2018 Cumartesi 05:00