Her yıl ocak ayının son Cumartesi günü saat 14’te başlayan O ZAN AĞACI şiir toplantıları bu yıl da etkinliklerine başlamış durumda. Bu yıl, hem yeri değişti hem sayısı..
Artık 2. Cumartesi de bir ozanın tanıtımı ve arkadaşlarınca şiirlerinin okunduğu bir de her ayın ikinci cumartesi bir şiir günü daha oluşturuldu. Bu kez de Yeni yapılan ATATÜRK Kültür merkezinde yine saat 14.oo-17 arasında gerçekleştiriliyor ve gerçekleştirilecek…
Geçtiğimiz günlerde Yani15 Kasımda Edirne sevdalısı Emekli Edebiyat öğretmenimiz, şair yazar Uluğ Turanlıoğlu’nu andık ve şiirleri, ve anılarıyla yaşattık. Önder Bilar, Özlem Ağırgan, Halil Türkan ‘dan oluşan yönetim Kadrosu bu konuyu kotarmış ve en güzel biçimde yönetmişti.
Hoca’yı 1955-56 yıllarında Vize’de tanımıştım. Çünkü ben orta okul’da öğrenciydim. O da Türkçe öğretmenimiz olarak atanmıştı. Ve dersimize giriyordu.Bir ya da iki yıl kaldıktan sonra Galiba yeniden Edirne’ye atanmıştı Vize’deyken ÜNLÜ “VİZE” şiirini yazmış ve o zamanlar çıkardığı DAMLA Dergisinde yayımlamıştı.Dergiyi de o zamanki koşullarda tek başına çıkarmış, iyi-kötü yaklaşımlara aldırış etmemiştir. Şiiri edebiyatı roman okumayı kendi hesabıma; o zamanlar sevmiştik. Sevdirmişti… sanıyorum
İŞTE “ VİZE” ŞİİRİ
Yalçın kayalar üzerinden ovaya doğru
Sarkan bir billur avizedir.
Ve yemyeşil dallar arasından,
Bir çift mavi göz misali
Gönlüme akan yeşil Vize’dir.
Yıkık suların altında hatıralar,
Benimle beraber nefes almaktadır.
Ve yorgun gözlerim bu diyarda,
Asırlar önce yaşamış,
Rüyalara dalmaktadır.
Vize dedikleri memleketin,
Ovası dümdüz, sokakları yokuştur,
Sarışınları altın, esmerleri candır.
Yosun kokan sahilleri ben artık unuttum.
Gönlüm diyor: “Vize güzel, Vize hoştur!..”
Denizler ötesinde de güzel güzelmiş vatan.
Bilmem ki Vize’yi nasıl anlatsam:
Çanakkale yosun , Edirne gül kokar
Vize’de deste deste karanfildir akşamlar
Bu yemyeşil diyarı bilmem nasıl anlatsam.
Yüksek yamaçlardan Ergene’ye doğru.
Renkler dökülmüş yeşiller uçmuş zaman
Bir çadır önünde sohbette Traklar,
Yakında yeni bir bahar müjdesi var,
Denizler ötesinde de güzel, güzelmiş vatan…
(ULUĞ TURANLIOĞLU)
BAYAĞI gezmiş, Edirne’den Çanakkale’ye, Çanakkale ‘den Vize’ye. Daha sonra İstanbul ve sonunda yine Edirne. Yanan Lise binasında öğretmenken bir gün, Cahit Külebi okula gelir Müfettiş olarak, Hocayla da tanışırlar. Derki, Uluğ Hoca; ben seni teftiş etmeye gelmedim, seninle tanışmaya geldim. Hocamız sevinir, mutlu olur…
Edirne’de döndüğünde Hocayla tanıştık. Sonra sonra sanatçı kişiliği ile Süreyya Eryaşar Hoca’da ile de beraber olduk.Üç kişilik grupla DAMLA Dergisini başlatalım kararı aldık. Halil Türkan ‘da devreye girince başladık. O zamanlar Süreyya arkadaşımız kurslar açmıştı. İşte o binada DAMLA’da aynı binada Süreyya Bey’in öncülüğünde O binada toplanıp, Kararlar alıyorduk.Abonelere ve Kültür Bakanlığına yeni çıkanları postalıyorduk. Sanırım iki yıl sürdü ve kapandı…
HOCA’DAN deyişler.
*Feride NAZAN adıyla çıkan şiirler benimdir. Bayan falan da değilim. Takma adım.
*Edirne için en çok şiir yazan benim. Ama Edirne beni bir türlü anlamadı. Bir caddeye ismim var. Bunun yeterli olduğunu sanmıyorum.
*En çok benim kitaplarım satılıyor… Çünkü bedava veriyorum.
* Bir defa kütüphanede mesai saati bittiği ve çalışanlar kapıları kilitlemiş evlerine gitmişlerdi. Ben de fark etmemiştim.
* Yaşantım boyunca hiç sigara içmedim. Kahvelere gitmedim. Ama her akşam alkol aldım.
*Bir gün Cahit Külebi Müfettiş olarak gelir Hocayla tanışır. Şunu söyler Külebi, Hocaya. Ben seni teftiş etmeye değil, sizinle tanışmaya geldim. Der
*Çanakkale’ye sürüldüm. Oradan Vize Ortaokuluna, Daha sonra İstanbul’da Özellerde bir süre görevlendirilirdim. Sonra tekrar çok sevdiğim Edirne lisesinde aldım soluğu.
Ve Uluğ Turanlıoğlu koca çınar doksan yaşında hayatını yitirdi.Anıları bitmez tükenmez boyutlarda. Cebimde kalanlar bunlar işte.Ama Onu daha geniş boyutlarda inceleyen üniversiteli öğrenciler var. Bilgi almak için bana baş vuranlar da olmuştur.
Kendisine sonsuzda iyi uykular diliyorum içtenlikle… 9.Aralıkta gerçekleştirdiğimiz toplantıya katılanları da alkışlıyorum. (Düzenleyen arkadaşlara da selam, sevgi…)
HOCaMIZA hak ettiği değer ve önem vermeli inancındayım. Vesileyle yetkililere iletiyorum.
Ve manilerinden bir kaçı:
İğde dalları yaslı
Başlasın bir ney faslı,
Edirne’nin kızları
Ya Şirindir ya Aslı.
Haydi gel tanışalım
Köprüleri aşalım
Söğütlük tekin değil
Setlerde buluşalım.
Edirne’den bak bana
Meriç Meriç ak bana,
Arda bahçelerinden
Bir gül kopar, tak bana