İstanbul büyük şehir başkanlığı seçimleri bitti bideli zaman geçip gitmekte. Hemen ardından gelen Kırkpınar yağlı güreşleri de bir gelenek olarak sonlanmıştı.
Bu arda aşırı sıcaklar kırklara doğru tırmanırken ensemizde boza pişirdi.
Ancak 3-4 gündür Balkanlar’dan gelen serin ve yağışlı hava devam etmekte
Duyduklarıma göre bir çok da istenmeyen şeyler olmuş…
Enez’de ceviz büyüklüğünde dolu yağmış, arabaların camlarını kırmış.Sahilde çok yer çamura dönmüş.
Kıyıköy’de hortum ortalığı karıştırmış.
Ancak bir kayıp ya da zarar-ziyan söz konusu değil… miş.
Edirne’de çok şiddetli yağmur gece yağdığı için neler olup bittiğinin ayırtına varamadık. Sabah küçük gölcükler vardı, caddelerde. Herhangi bir taşkınlık duymadık.Alınan yeni önlemler sanırım eski taşkınları önledi.
Doğanın da kendine göre kuralları ve yasaları olduğunu sanıyorum. Dünya bence bir canlı gibidir.
. Kendini korur ve kollar. Yalnızca sekiz milyar insan yaşamakta olduğu biliniyor. Öteki varlıkları saymasak bile yalnızca insanları beslemesi bile olağanüstü bir özveri.
Bir zamanlar doğa ile savaşım söz konusu edilmekteydi. Ve insanın üstün geldiği övünerek anlatılırdı.
Oysa böyle bir asla söz konusu olamaz . İnsan ya da canlı olarak ne yaparsak yapalım, o bildiğini okur. Kendi yasalarını uygular.
Ekolojik denge ya da dengeler doğanın ürünü değil mi?
Bir zamanlar ozon tabakasının inceldiği ya da delindiği konusunda sık sık haberler çıkıyor, yorumlar yapılıyordu. Son günlerde pek yok, unutuldu mu ne?
Şimdilerde ise iklim değişikliği ya da sıcaklıkların ortalama olarak artacağı varsayımı üzerinde araştırma ve incelemeler yapılmakta…
Ancak insanoğlunun yarattığı teknik gelişmeler dünyanın kirlendiği, çevre kirliliğinin ve hava kirliliğin giderek yükseldiği ve yaşayanlara zarar verecek konuma gelebildiği konusu önem kazanmakta. Rağmen gerekli önlemler de alınma yolunda.
Yani doğa ile savaş yerine, onunla barışık olmak zorunda olmalıyız.
Son yaz yağmurları yaşandığı gibi, şimşekli, gürültülü ve yıldırımlı idi ve dolayısıyla korku yaratmıştı. Bir baba-kızın yıldırım çarpması sonucu yaşamlarını yitirmeleri üzücü, doğrusu. Paratoner olmayan yerlerde tehlike daha da büyümekte elbet.
Bu arada doğal afetler, orman yangınları, depremler, yanardağ patlamaları belki de doğal dengeyi sağlamanın tepkileridir.
Doğanın uyarılarını kulak ardı edemeyiz. Yapacağımız iş gereken önlemleri almak olmalı, kanımca… Çünkü biz ve tüm canlılar doğanın ürünü..
--------------------------------------
Duvarlarına yazı yazmak ha… Tam bir görgüsüzlük, tam bir edepsizlik ve terbiyesizlik değil de ne?.. Neyse silinmiş…
Bu tümüyle bireysel bir edepsizlik… Kentin bile bir çok duvarlarında böyle yazılar ne yazık ki görülmekte. Kendini bilmezliğin böyle benzerlikleri hemen hemen her yerde var. Bazıları da olağanüstü edepsizce.
Aklı başında olan, insan olan böyle şeyler yapmaz. Vicdanı olmayanların işi olmalı bu.