Türk Dil Kurumu sözlüğündeki tanımı ile ‘’Toprağı ekerek geçimini sağlayan kimse’’ diğer ifadeyle insan varlığının besin ihtiyacını temin eden kişi.
Bu nedenle dünyanın her noktasında pozitif ayrımcılık yapılması gereken topluluk.
Ülkemiz açısından duruma bakacak olursak; Tarımsal üretim ülkenin kalkınmasında önemli rol oynamış.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ‘’Köylü Milletin Efendisidir’’ şiarı ile önce kendini doyuran bir toplum olmak hedefiyle işe girişilerek.
#-Pancar ekimi ile Şeker ,
-Pamuk ekimi ile dokuma,
-Tütün ekimi ile Tekel fabrikaları açılmıştı.
1950 yıllara geldiğimizde topraklarımızda traktör sesleri duyulmaya başlıyor.
Ürünler zahireci dediğimiz tüccarlara pazarlanıyordu.
Su değirmenlerinin yerini motorlu değirmenler alırken,
Yağlık bitkilerden yağ elde etme teknikleri gelişiyordu.
Dünyada kendi kendini besleyen yedi ülkeden biri olduğumuzu okullarda öğretmenlerimiz anlatır olmuştu.
1970 yıllara geldiğimizde çiftçi 1kg buğdayla 1 litre mazot 40 ton buğday satarak bir traktör aldığı günleri yaşadı.
O yıllarda da Tarımsal ürün fiyatları ve girdileri tartışılırdı.
O zamanların siyasi liderlerinden Ecevit Köy Kent Projesiyle kırsal kesim üretiminin kaynağında Köy –Kooperatifleri sayesinde entegre tesislerle katma değeri yüksek ürüne dönüşmesini öneriyor.
Demirel ise bu önerlere liberal bakış açısıyla sıcak bakmayan bir tavır sergiliyordu.
O yılların anlayış farkını bir anekdot ile aktarmak istiyorum; Yıl 1976 zamanın siyasilerinden Mustafa ÜSTÜNDAĞ’a bir yurttaş’’ Demirel le ne farkınız var ‘’ diye sordu.
Sayın Üstündağ yalın bir ifade ile şöyle bir cevap verdi; Değerli Kardeşim Demirel le -Ecevit bulutları gökyüzünde karşılaşmışlar,
-Hayırdır yolculuk nereye!demiş Ecevit bulutu.
Demirel bulutu –Saraçlar caddesine yağmaya gidiyorum.
Vatandaş ıslansın esnaftan şemsiye alsın esnafta para kazansın demiş.
-Sen nereye! diye sormuş Demirel bulutu.
Ecevit Bulutu-Ben kırsal kesimdeki arazilere yağacağım.Ürün bol olsunda üreticinin cebi para görsün isteğini kasaba esnafından alsın.
Üreticide-Esnafta mutlu olsun demiş.
Şu anki durum bu anekdotda anlatılandan çok farklı yeni dünya düzeni dediğimiz Liberal anlayış üreticinde-Esnafında üzerine DOLU olarak yağıyor.
Üretici- Esnaf ve Tüketici Finans kuruluşlarının pençesinde kıvranıyor.
Her türlü zorluğa karşın Tarımın ihmal edilmeyecek bir sektör olduğu Pandemi sürecinde anlaşıldığını sanıyorum.
Sağlıklı gıdaya ulaşmak ülkemiz açısından hiçte zor olduğunu düşünmüyorum.Yeter ki siyasi irade amasız fakatsız Tarımsal üretimi desteklesin.
Çiftçilerimize gelince her dönem emeklerinin karşılığını alamadıkları bir gerçek.
Oysa çözüm kendi ellerinde;Fiyat bekleyen değil,Fiyat belirleyen örgütlenme modeline geçmeleri zamanın geldiğini görmeleri gerekir diyorum.