Kısa bir süre önce altı kardeşten en büyüğümüz, ablamı yitirdik. Acımızı paylaşanlara candan teşekkürler… Çileli bir yaşamdan ve ameliyatlardan sonra 83 yaşına değin dayanabildi. Bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Böylece dört kaldık artık.
Kırk kuşağında yaprak dökümü çoktan başladı ve sürmekte.
Sağlığında sık sık söylediği bir tekerleme vardı. İşte o tekerlemeyi şair kızım Özlem Tezcan Dertsiz şiirleştirmişti. Çok hoşuna gitmiş, sevinmişti.
Eski defterleri karıştırırken o şiir geçti elime. Belki kulakları çınlar diye bu şiiri almaya karar verdim köşeme: Böylece bir kez daha anmış olacağım sevgili ablacığımı. Kızımın halasına armağanı olsun:
GÜL SOKAĞI
Sohbete üç şeker atardı halam
Çiçekli elbiseler biçerdi sabaha
İki oda bir salon yüreğine
İşlemezdi Istıranca’nın kurşun rüzgarı
Takır takır Takrettin
İçindedir Nasrettin
Kapağı açık ibriktir etrafında
O, minderdi, biz arsız kedilerdik
Beyaz bisikletli bilmeceleri
Karanfil dökerdi Rumeli ağzı
İki tulum pazı
İçindedir gazı
Bol ekmek az düştozu köfteye
Leblebi yemezdi kuru üzümsüz
Yüz görümlüğü vermeyip hüzünlerine
Yeni yetme dizeler yazardı yaşama karşı
Ay gibi attü
Aymeden mettü
Şarkılı akşamların nihavent makamıydı
Çocuklara damla sakızlı muhallebi
Kartopu aytopu tekerlemeleri
Ahşap bir kentin gül sokağıydı
Aya mâni mâni
Din dôni dôni
Özlem Tezcan Dertsiz
Işıklar içinde yat benim güzel ablacığım…
Bir de NOT: 8 Şubat benim doğum günümdü. Dostlarda kutlama mesajları adeta yağdı. Hepsine candan ve içten teşekkürler.